İsrail’in On İki Kabilesi

İsrail’in On İki Kabilesi (İbranice: שִׁבְטֵי-יִשְׂרָאֵל), İbrani kutsal metinlerine göre İsrail olarak da bilinen Yakup’un soyundan gelenlerdir, Eşleri Lea ve Rahel ile cariyeleri Bilhah ve Zilpah’tan olan on iki oğlu aracılığıyla toplu olarak İsrail ulusunu oluşturur. Modern bilim dünyasında, on iki İsrail kabilesinin var olup olmadığı konusunda şüpheler vardır. 12 sayısının kullanılmasının, ulusal kuruluş efsanesinin bir parçası olarak sembolik bir geleneği ifade etme olasılığının daha yüksek olduğu düşünülmektedir.

Daha sonra İsrail olarak adlandırılan Yakup, İshak ve Rebeka’nın ikinci doğan oğlu, Esav’ın küçük ikiz kardeşi ve İbrahim ile Sara’nın torunuydu. İncil metinlerine göre, Tanrı tarafından İsrail ulusunun atası olarak seçilmiştir. Yakup hakkında bilinenlere göre, Lea ve Rahel adında iki karısı ve Bilhah ve Zilpah adında iki cariyesi vardı ve bunlardan on üç çocuğu oldu. Bu on iki oğul İsrail’in on iki kabilesinin temelini oluşturur ve en büyükten en küçüğe doğru sıralanır: Ruben, Şimon, Levi, Yahuda, Dan, Naftali, Gad, Aşer, İssakar, Zevulun, Yusuf ve Benyamin. Yakup’un çocukları arasında, özellikle de en sevdiği eşi Rahel’in oğulları Yusuf ve Benyamin’e iltimas geçtiği bilinmektedir ve bu nedenle kabileler ilahi anlamda eşit muamele görmemişlerdir. Yusuf en küçük ikinci oğul olmasına rağmen kardeşlerinin iki katı miras almış, Ruben’in yerine ilk doğan oğulmuş gibi muamele görmüş ve bu yüzden kabilesi daha sonra oğullarının adını taşıyan Efrayim ve Manaşşe olmak üzere iki kabileye ayrılmıştır.

Yakup’un ayrıca Dinah adında, soyundan gelenlerin bir kabile olarak tanınmadığı en az bir kızı vardı. Yakup’un oğulları Padan-aram’da farklı annelerden aşağıdaki gibi doğdular:

Lea’nın oğulları; Ruben (Yakup’un ilk çocuğu), Şimon, Levi, Yahuda, İssakar ve Zevulun

Rahel’in oğulları; Yusuf ve Benyamin (Yakup’un son çocuğu)

Rahel’in cariyesi Bilhah’ın oğulları; Dan ve Naftali

Lea’nın cariyesi Zilpa’nın oğulları; Gad ve Aşer

Yasanın Tekrarı 27:12-13 on iki kabileyi listeler: (12 kabilenin 12. sıradaki ayette, sayının 13’e çıkmasının da 13. ayette anlatılması hoş bir tesadüf olarak karşımıza çıkmaktadır)

12 “Şeria Irmağı’ndan geçince, halkı kutsamak için Gerizim Dağı’nda duracak oymaklar şunlardır: Şimon, Levi, Yahuda, İssakar, Yusuf, Benyamin.

13 Lanetlemek için Eval Dağı’nda şu oymaklar duracak: Ruben, Gad, Aşer, Zevulun, Dan, Naftali.

Yusuf (יוֹסֵף), daha sonra iki “yarım kabileye” ayrılmıştır: Efrayim (אֶפְרַיִם )ve Manaşşe (מְנַשֶּׁה)

Yakup, Efrayim ve Manaşşe’nin (Yusuf ve Mısırlı karısı Asenath’ın iki oğlu) soyundan gelenleri, Bilhah’la olan günahı nedeniyle Ruben’in doğum hakkını kaybetmesinden sonra Yusuf’un çifte pay alması nedeniyle kendi başlarına tam kabileler statüsüne yükseltti.

İncil’deki anlatıda Yeşua’nın önderliğinde Kenan diyarının fethinden Birleşik İsrail Krallığı’nın kurulmasına kadar olan dönem, Hakimler Kitabı’nda anlatıldığı üzere kabilelerin gevşek bir konfederasyon oluşturmasıyla geçmiştir. Modern bilim bu tablonun başlangıcını, ortasını ve sonunu sorgulamış ve Yeşu önderliğindeki fetih anlatısı büyük ölçüde terk edilmiştir. Kutsal Kitap’ın ‘Hakimler Dönemi’ tasviri yaygın olarak şüpheli kabul edilmektedir. Birleşik bir İsrail Krallığı’nın ne ölçüde var olduğu da süregelen bir tartışma konusudur.

MÖ altıncı yüzyılda sürgünde yaşayan peygamber Hezekiel, İsrail’in restorasyonuna, İsrail’in on iki kabilesinin tekrar kendi topraklarında yaşadığı bir geleceğe dair bir vizyona sahiptir.

Ruben Kabilesi: Tevrat’a göre kabile, Yakup’un ilk oğlu Ruben’in ve adını aldığı Lea’nın bir oğlunun soyundan geliyordu. Modern bilim, Yakup ve onun soyundan gelenlerle ilgili ilk öyküleri içeren Yaratılış ve Çıkış’ta anlatılan olayların tarih dışı olduğunu düşünmektedir.

Kutsal Kitap Ruben kabilesini dört klan ya da aileye ayırır: Hanokitler, Palluitler, Hezronitler ve Karmitler; Kutsal Kitap’a göre bunlar Ruben’in oğulları Hanok, Pallu, Hazron ve Karmi’nin soyundan gelmektedir.

Yaratılış 49, Kutsal Kitap’ın patrik Yakup tarafından on iki oğlunun soyundan gelen kabilelerin gelecekteki kaderi hakkında yapılmış olarak sunduğu bir dizi öngörüden oluşan Yakup’un Kutsaması’nı içerir. Bazı metin araştırmacıları bunu bu olaylardan çok daha sonraya tarihlemektedir. Ruben dönek, “su gibi kararsız” olarak nitelendirilir ve babasının cariyesi Bilhah’la cinsel ilişkiye girme suçu nedeniyle artık “yüceliğe … sahip olamamaya” mahkûm edilir.

Şimon Kabilesi: İbranice Kutsal Kitap’a göre kabile, adını aldığı Yakup ve Lea’nın ikinci oğlu Şimon’un soyundan geliyordu. Ancak Arthur Peake (1919), Yaratılış’ta Yakup’un on iki oğluyla ilgili anlatıların, bu kabile gruplarının sonraki tarihlerinin sözde atalarla ilgili anlatılar şeklinde yeniden düzenlendiği “kişisel tarih kılığına girmiş” sonraki kabile tarihini içerebileceğini öne sürmüştür. Benzer şekilde, çağdaş bilim dünyasının ortak görüşü “Yaratılış’ta İsrail öncesi olaylara ya da koşullara dair çok az ya da hiç tarihsel anı olmadığı” yönündedir.

İncil’de anlatıldığına göre, Kenan diyarının İsrailoğulları tarafından fethinin tamamlanmasının ardından Yeşu ülkeyi on iki kabile arasında paylaştırmıştır. Ancak modern bilginlerin ortak görüşü Yeşu Kitabı’nda anlatıldığı şekliyle Yeşu’nun fethinin hiçbir zaman gerçekleşmediği yönündedir.

Levi Kabilesi: Kutsal Kitap’a göre Levi Kabilesi, geleneksel olarak Yakup’un oğlu Levi’nin soyundan gelen İsrail kabilelerinden biridir. İsrail’in ilk kohen gadol’u (baş rahip) olan Harun’un soyundan gelenler, rahip sınıfı olan Kohanim olarak adlandırılmıştır.

Levi Kabilesi İsrailoğulları için belirli dini görevler yerine getirmenin yanı sıra siyasi sorumlulukları da vardı. Buna karşılık, toprak sahibi kabilelerden Yeruşalim’deki Tapınak’ta çalışan kâhinler olan Kohanim’e ondalık, özellikle de Maaser Rişon olarak bilinen ondalığı vermeleri beklenirdi. Kohanim olmayan Levililer Tapınak’ta müzik çalar ya da muhafız olarak hizmet ederlerdi. Yeşu İsraillileri Kenan diyarına götürdüğünde Levililer şehirleri alan ama toprak sahibi olmalarına izin verilmeyen tek İsrailli kabileydi, çünkü “onlara söylediği gibi İsrail’in Tanrısı Rab onların mirasıdır” (Yeşu Kitabı, Yeşu 13:33).  Kutsal Kitap’a göre Levili soyunun önemli torunları arasında Musa, Harun, Meryem, Samuel, Yeremya, Hezekiel, Ezra ve Malaki bulunmaktadır.

Yahuda Kabilesi: Hâkimler Kitabı’nın açılış sözlerinde, Yeşu’nun ölümünden sonra, İsrailliler kendilerine ayrılan toprakları işgal etmek için ilk olarak hangi kabilenin gitmesi gerektiğini “Rab’be sordular” ve Yahuda kabilesi ilk kabile olarak belirlendi. Hâkimler Kitabı’ndaki anlatıya göre, Yahuda kabilesi, kendilerine ayrılan bölgeleri güvence altına almak için Şimon kabilesini kendileriyle ittifak halinde savaşmaya davet etmiştir. Ancak birçok bilim adamı Hâkimler kitabının güvenilir bir tarihsel anlatı olduğuna inanmamaktadır.

Samuel’in Kitabı, Kral Saul’un günahkârlığı nedeniyle Tanrı’nın kuzeydeki Benyamin kabilesinden doğan hükümdarlık soyunu reddetmesini ve bu soyun Kral Davut’un şahsında tüm zamanlar için Yahuda kabilesine bahşedilmesini anlatır. Samuel’in anlatımına göre, Saul’un ölümünden sonra Yahuda dışındaki tüm kabileler Saul Hanedanı’na sadık kalırken, Yahuda Davut’u kral olarak seçti. Ancak Saul’un oğlu ve İsrail tahtının varisi olan İş-boşet’in ölümünden sonra, diğer tüm İsrailli kabileler o sırada Yahuda kralı olan Davut’u yeniden birleşen İsrail Krallığı’nın kralı yaparlar.

İbranice Kutsal Kitap’taki Yahudi liderlerin ve peygamberlerin çoğu Yahuda kabilesine mensup olduklarını iddia etmişlerdir. Örneğin, peygamberler Yeşaya, Amos, Habakkuk, Yoel, Mika, Obadiah, Zekeriya ve Zefanya’nın hepsi bu kabileye mensuptu. Yeni Ahit’te Matta 1:1-6 ve Luka 3:23-34’te verilen soyağaçları (Matta Süleyman aracılığıyla, Luka ise Natan aracılığıyla) İsa’yı Davut’un soyundan gelen biri olarak tanımlar.

İssakar Kabilesi: İssakar kabilesi özellikle bilginlerin çoğunlukta olduğu bir kabile olarak gösterilir. 1.Tarihler 12:32’de buna bir gönderme yapıldığı söylenir. Rava’ya göre, Levi ya da İssakar soyundan gelmeyen bir Yahudi öğrenci bulunamazdı. Yakup’un İssakar’ı kutsadığı bölüm (Yaratılış 49:14-15), bu kabilenin insanlarının kendilerini meşgul ettikleri Tevrat çalışmasına bir ima olarak yorumlanır. İssakar kabilesinin din değiştirme konusunda en etkili kabile olduğu da söylenir (Yaratılış 98:12; bkz. Sifre, Yasa’nın Tekrarı 364). İssakar Yakup’un dokuzuncu oğlu olmasına rağmen, kabilenin prensi sunağın adanması için sunu getiren ikinci kişiydi (Sayılar 7:18-23), çünkü kabile Tora’yı iyi biliyordu (Yaratılış 72:4).

Zevulun Kabilesi: Eski Debora Ezgisi’nde Zevulun’un savaşa sopher shebet’i tutanları gönderdiği anlatılır. Geleneksel olarak bu, Asur anıtlarında kil tabletlere yazı yazmak ya da papirüs üzerine yazı yazmak için kullanılan ahşap ya da metal bir kalem olan “kâtip değneği “ne atıfta bulunulduğu şeklinde yorumlanmıştır; dolayısıyla bunu kullananlar kanun koyucuların yardımcıları/asistanları olurdu. Sonuç olarak, Yahudi geleneğinde Zevulun kabilesinin, komşusu ve geleneksel olarak pek çok âlime sahip olduğu düşünülen İssakar kabilesiyle simbiyotik bir ilişki içinde olduğu düşünülmüştür. Zevulun, İssakar’ın Tevrat’ı öğrenmeye ve öğretmeye olan bağlılığını, bu tür bir öğrenimden elde edilen manevi ödülden pay alma karşılığında maddi olarak desteklemiştir; İssakar ve Zevulun terimleri Yahudiler tarafından böyle bir ilişki içinde olan herkes için kullanılmaya başlanmıştır.

Dan Kabilesi: İncil’in Çölde Sayım Kitabı’nda Dan kabilesi (Yahuda’dan sonra) ikinci büyük İsrail kabilesi olarak tasvir edilir. Bazı metin araştırmacıları nüfus sayımının Rahipler Kaynağı’na ait olduğunu, MÖ 7. yüzyıl civarına tarihlendiğini ve yazarlarının önyargılarını yansıtmasının daha muhtemel olduğunu düşünmektedir. Bazı metin araştırmacılarının Tesniyeci’den biraz daha öncesine ait olduğunu düşündükleri Musa’nın Kutsaması’nda Dan’ın “Başan’dan sıçrayacağı” kehanetinde bulunulur; araştırmacılar bunun nedeninden emin değildir çünkü kabile Şeria Nehri’nin doğusundaki Başan ovasında yaşamamıştır.

Naftali Kabilesi: Naftali’nin tarihinde militarizm ön plandadır. Eski Debora’nın Şarkısı’nda Naftali, Zevulun ile birlikte Sisera’ya karşı savaşta hayatlarını tehlikeye attıkları için övülür; Arthur Peake’in şiire dayanan çok daha sonraki bir anlatı olarak gördüğü olayın düzyazı anlatımında, Sisera karşıtı güçlerin lideri Barak’ın Naftali kabilesinden geldiği eklenir. Gideon anlatısında Naftali, Midyanlı istilacılara karşı saldırıya katılan kabilelerden biridir, ancak Arthur Peake Gideon anlatısının daha önceki en az üç metinden bir araya getirildiğini düşünmektedir; bu metinlerin en eskisi Gideon ve kendi kabilesinden 300 adamın kişisel intikamını anlatmakta, kuzey kabilelerinin geri kalanının ona katıldığı bir savaşı anlatmamaktadır. Metin araştırmacılarının M.Ö. 700-600 yıllarına tarihledikleri ve dolayısıyla sonradan yazılmış olan Yakup’un Kutsaması’nda Naftali başıboş bırakılmış bir hindiye benzetilir ve güzel sözler söylediği için övülür.

Gad Kabilesi: Tevrat’a göre kabile, adını aldığı Yakup’un yedinci oğlu Gad’ın soyundan geliyordu. Bununla birlikte, bazı Kutsal Kitap bilginleri bunu aynı zamanda bir sonradan kurgulama, kabilenin İsrail konfederasyonundaki diğer kabilelerle bağlantısının kaynağını sağlayan isimsiz bir metafor olarak görmektedir. İncil’deki anlatımda Gad, Yakup’un cariyesi Zilpa’nın iki torunundan biridir, diğer torun Aşer’dir; araştırmacılar bunu yazarların Gad ve Aşer’i tamamen İsrailli kökenli olarak görmediklerini (dolayısıyla tam eşlerden ziyade cariyelerin torunları) gösterdiğini düşünmektedir. Aşer ile ortak olarak, kabile adının kabile tarafından tapınılan bir tanrıdan türemiş olma olasılığı vardır; Gad’ın adını semitik talih tanrısı Gad’dan almış olabileceği düşünülmektedir.

Aşer Kabilesi: İncil’deki Yeşu Kitabı’na göre, Kenan diyarının İsrail kabileleri tarafından fethinin tamamlanmasının ardından Yeşu ülkeyi on iki kabile arasında paylaştırmıştır. Kutsal Kitap uzmanı Kenneth Kitchen’a göre bu fetih MÖ 1200’den biraz sonraya tarihlenmelidir. Bu tarih ‘geç tarih’ olarak adlandırılmakta, ana alternatif olan MÖ 1500 civarı ise hem Çıkış hem de Kenan’ın fethi için ‘erken tarih’ olarak adlandırılmaktadır. Bu iki görüşe de karşı çıkan birçok eleştirel bilim adamı, Yeşu Kitabı’nda anlatılan Yeşu’nun fethinin hiçbir zaman gerçekleşmediğini savunmaktadır.

İncil’de anlatılanlara göre Yeşu, Aşer’e Celile’nin batısını ve kıyılarını vermiştir; bu bölge nispeten düşük sıcaklık ve çok yağış alan bir bölgedir ve Kenan’daki en verimli topraklardan bazılarıdır; zengin otlaklar, ağaçlık tepeler ve meyve bahçeleri vardır; bu nedenle Aşer özellikle zenginleşmiş ve zeytinyağıyla tanınmıştır.

Benyamin Kabilesi: Yahuda’nın kuzeyinde ama İsrail Krallığı’nın güneyinde yer alan Benyamin Kabilesi, ilk İsrail kralı Saul’un yanı sıra Hakimler dönemindeki daha önceki kabile liderleri de dahil olmak üzere çeşitli İsrailli liderlerin kaynağı olarak Kutsal Kitap anlatılarında önemlidir. Hakimler döneminde, bir iç savaşın kabile olarak neredeyse yok olmalarıyla sonuçlandığı bir bölümde yer alırlar. Kısa süren birleşik İsrail Krallığı döneminden sonra Benyamin, iki krallığa bölünen güneydeki Yahuda Krallığı’nın bir parçası olmuştur. Kuzey krallığının yıkılmasından sonra Benyamin tamamen güney krallığına dahil oldu. Yahuda’nın M.Ö. altıncı yüzyılın başlarında Babilliler tarafından yıkılması ve nüfusunun sürülmesinden sonra, Benyamin organize bir kabile olarak tarihten silinmiştir.

Yaratılış’taki bir anlatı Benyamin’in adını kabilenin kurucusu Benyamin’in doğumuyla açıklar. Yaratılış’a göre Benyamin sancılı bir doğum sonucu dünyaya gelmiş ve annesi ölmeden hemen önce ona Ben-Oni, yani “acımın oğlu” adını vermiştir. Bunun yerine babası Yakup ona İbranice’de “sağ elimin oğlu” anlamına gelen Benyamin adını vermeyi tercih etmiştir (Yaratılış 35:16-18). Coğrafi açıdan, Benyamin terimi kuzey İsrail Krallığı açısından “güneyin oğlu” olarak okunabilir, çünkü Benyamin toprakları kuzey krallığının güney ucundaydı.

Yusuf Kabilesi: Yusuf Kabilesi, Kutsal Kitap geleneğinde İsrail Kabilelerinden biridir. Efrayim ve Manaşşe kabileleri (genellikle “Yusuf’un iki yarım kabilesi” olarak adlandırılır) birlikte geleneksel olarak “Yusuf kabilesini” oluşturduğundan, Efrayim ve Manaşşe’nin onun yerine listelenmesi lehine, genellikle kabilelerden biri olarak listelenmemiştir; sonuç olarak, kabile teriminin kullanılmasından kaçınmak için genellikle Yusuf Evi olarak adlandırılmıştır.

Targum Jonathan’a göre, hem Yusuf Hanedanı’nın (Efrayim ve Manaşşe) hem de Benyamin Kabilesi’nin sancağı, kâhinlerin göğüslüğündeki değerli taşlara, leshem, şəvo ve aḥlamah’a (kehribar, akik ve ametist) karşılık gelen üç renkli ipekten yapılmış ve üzerinde üç kabilenin, Efrayim, Manaşşe ve Benyamin’in adları yazılı, üzerinde genç bir adam figürü bulunan bir sancaktı: “Ordugâhtan ayrıldıkları gün RAB’bin bulutu üzerlerindeydi.” (Sayılar 10:34).

Yusuf’un en azından bir bölümü ile diğer İsrailli kabileler arasında bariz dilsel farklılıklar vardı. Efrayim’in Yiftah önderliğinde Gilat’taki İsrailliler’le savaştığı dönemde, şibboleth’in sibboleth olarak telaffuz edilmesi, Efrayim’den kişilerin Gilat’taki İsrailliler tarafından derhal öldürülmeleri için yeterli bir kanıt olarak görülüyordu.

Yorum bırakın