Gnosis- Mathesis -Pathesis

Gnosis, mathetis ve pathetis ile birlikte üç farklı bilgi türüdür. Batı dillerinde kullanılan birçok isimlendirmenin veya kavramın kökeninde bu kelimeler görülebilmektedir. Gnosis (gnosticism, a-gnosticism, gnostic, a-gnostic), bilgi demektir ancak içsel farkındalık sonucu oluşan bir bilgidir. Burada entelektüel bilgiden ayırılır. Belki de bilgi yerine sezi/sezgi kelimeleri daha uygun olabilir. Klasik Yunancada kelime mistik, ezoterik ya da gizemli bir anlam taşımaz ve daha çok üst düzey bir bilişsel yeteneğin ifadesidir. Platon kelimeyi bilimin iki formunu tarif etmek için kullanmaktadır: uygulamalı (praktikos) ve bilişsel (gnostikos). Günümüzdeki anlamı ile yani Gnostikler tarafından kurtuluş için gerekli olduğu kabul edilen ruhani hakikatin ezoterik bilgisi anlamı ile ilk kez İngilizce’de 1703’de karşımıza çıkmaktadır. Lyonlu Irenaeus tarafından kelimenin bu anlamıyla kullanıldığı da ve kökenini bu kullanımdan aldığı bilinmektedir. Şunu belirtmekte fayda vardır ki Irenaeus, ünlü erken dönem gnostiklerden Romalı Valentinus’un en büyük fikri rakibidir.

Kelime Yeni Ahit’te birçok kez geçmesine rağmen sinoptik incillerde sadece Luka 11:52’de geçmektedir. Yuhanna İncili’nde ise kelimeye rastlanmamaktadır.

Luka 11:52 Vay halinize, ey Yasa uzmanları! Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz.”

Mathesis: Öğrenilerek, birinden ya da kitaptan elde edilen bilgi. Matematik sözcüğü Eski Yunanca máthēma (μάθημα) sözcüğünden gelir ve “öğrenilen şey”, “öğrenilen şey”, dolayısıyla “çalışma” ve “bilim” anlamına gelir. Kelime, Klasik zamanlarda bile “matematiksel çalışma” gibi daha dar ve daha teknik bir anlama sahip olmuştur. Sıfatı mathēmatikós (μαθηματικός), “öğrenmeyle ilgili” veya “çalışkan” anlamına gelir, bu da aynı şekilde “matematiksel” anlamına gelir. Günümüzde hala kullanılan Yunanca mathitis (μαθητης) kelimesi ki öğrenci demektir, yine aynı kökten gelmektedir.

Mathesis universalis (Yunanca: μάθησις, mathesis “bilim veya öğrenme” ve Latince: universalis “evrensel”), Descartes ve Leibniz ile diğer bazı 16. ve 17. yüzyıl filozofları ve matematikçileri tarafından öngörülen matematik üzerine modellenmiş varsayımsal bir evrensel bilimdir.

Pathesis: Acı çekerek elde edilen bilgi. Yunanca pathos (“acı, his, duygu, felaket”) kökünden gelmektedir. Sempati, empati, antipati vs. gibi kelimeler de aynı köktendir. Ancak kelimenin acı çekme, eziyet çekme anlamı zaman içinde duyguları etkileyen, duygularla ilgili anlamlarına doğru bir değişim geçirmiştir. Modern İngilizce’de yer bulan “pathetic” kelimesi de kişiyi merhametli ya da aşağılayıcı bir acıma duygusuna sevk etme kapasitesine sahip olan anlamına gelmektedir.


Bu ön bilgiden -ki yukarıdakilerin hepsi en nihayetinde birer mathesis örneğidir- sonra Gnosis kavramından ne anlaşılacağı ve dilimize nasıl çevrileceği meselesi bulunmaktadır. Aslında gnostik bilgiye sahip olan anlamında dilimizde kullanılan ve Arapça kökenli bir kelime bulunmaktadır: Arif. Peki arif neye sahiptir dersek, arifin sahip olduğu şey irfandır.

“Sufizmde ma’rifa (“deneyimsel bilgi” veya “gnosis”) Tanrı’nın veya İlahi Gerçekliğin mistik anlayışıdır. Şeylerin gerçek doğasının olduğu gibi anında tanınması ve anlaşılması olarak tanımlanmıştır. Ma’rifet, esasen Tanrı olan nihai Hakikat’in derin bir anlayışını kapsar ve Tanrı ile bağlantıları içinde her şeyin kavranmasına kadar uzanır. Sufi mistikler, tipik olarak “makamlar” ve “haller” olarak adlandırılan çeşitli aşamalardan oluşan manevi bir yolculuğa çıkarak ma’rifete ulaşırlar. Ma’rifet halinde, mistik benliğin cazibesini aşar ve kendi benliğinden yabancılaşma hissi yaşayarak Tanrı’ya çekilir.

‘Arif, “gnostik” terimi, ma’rifet ruhani makamına erişmiş olan ileri düzey mistikler için kullanılmıştır.”

Ma’rifet, “gnosis” veya “deneyimsel bilgi” kavramlarını bünyesinde barındıran Sufizmin merkezi bir ilkesidir. Manevi yolun nihai zirvesi olarak kabul edilir (Nguyen, 2016.) Sufizmde insan varoluşunun en yüce arzusu, Gerçeklik ile eşanlamlı olan ve tüm varoluşun kökenini temsil eden Hakikat’in idrak edilmesidir. Bu Hakikate ulaşmakla bireyler özgürleşir, cehaletin bağlarından kurtulurlar (Nasr, 2007). R. W. J. Austin ma’rifeti “yeni veya garip bir şeyin değil, şeylerin gerçekte oldukları, her zaman oldukları ve ebediyen olacakları hal ve durumlarının derhal tanınması ve kavranması” olarak tanımlar. Özünde ma’rifet, kişinin benliğinin ilahi Hakikatle girift bir şekilde bağlantılı ve onun temel bir yönü olduğunu kabul etmeyi içerir (Berman, 2012).

Mathesis bilinen kavramlardan nedir dersek, sorunun cevabı çok açıktır ki ilimdir. Ya da başka deyişle bilimdir. İlim ve bilim kavramlarının siyasi konjonktürdeki anlayış farkları bu yazının konusu değildir. Her ikisi de nihayetinde aynı şeydir.

Sufi öğretilerinde ma’rifet sıklıkla öğrenme yoluyla kazanılan bilgiyi ifade eden ilim ve rasyonel aklı temsil eden “‘akl” ile karşılaştırılır. Geleneksel teologlar tarafından ilim ve ma’rifet eşanlamlı olarak kabul edilse de, Sufiler ma’rifeti aşkın bir düzeye yerleştirir. Sufi yazarlar ma’rifeti İlahi olanın derin bir deneyimsel anlayışı olarak açıklarlar; bu yalnızca insan çabalarıyla elde edilebilecek bir şey değil, daha ziyade üst bir varlığın/bilicinin ( ki burada bahsedilen şüphesiz Allah’tır.) ihsan ettiği ve arayıcının kalbine kazınan bir armağandır.

Bununla birlikte Ovamir Anjum, Sufi yazılarında tasvir edildiği şekliyle ma’rifet ve ilim arasında yaygın olarak kabul edilen ayrıma itiraz eder] Ma’rifetin başlangıçta ilim ile eşanlamlı olduğunu, Kur’an’da Allah’ın bilgisine özel bir atıf olmaksızın bilgi edinme sürecini temsil ettiğini savunur. Anjum’a (2020) göre, ezoterik bilgi olarak ilim ile ezoterik bilgi ya da gnosis olarak ma’rifa arasındaki ayrım, daha önceki kullanımda sağlam bir etimolojik temelden yoksundur. Kur’an’ın bu ayrımı onaylamadığını, zira Allah’ın hürmet uyandıran derin bilgisinin yalnızca ilim kapsamında olduğunu düşündüğünü vurgular. Örneğin, bir ayet şöyle der: “Doğrusu Allah’tan ancak ilim sahipleri korkar”

Fâtır 28: İnsanlar, yerde yürüyen canlılar ve sağmal hayvanlar da aynı şekilde çeşit çeşit renklerdedir. Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir (Azîz), çok bağışlayıcıdır (Gafûr).

Pathesis ise herkesin aklına gelebileceği üzere asketisizm ya da daha tanıdık bir kavram olan zühd kavramı ile ilişkilendirilebilir. Zühdü olan zâhiddir. Zühdün tersi rağbettir. “İlk yüzyılda yaşayan zâhidlerin bir kısmında güçlü bir çilecilik temayülü vardır. Bunlar arasında yazın sıcağında aç durmak, özellikle soğuk su içmekten kaçınmak, sürekli ve bazan iftar etmeden oruç tutmak (savm-ı visâl, savm-ı ebed), et yememek, bekâr yaşamak, inzivaya çekilmek, mecbur kalmadıkça konuşmamak, kavurucu sıcaklarda çöllerde dolaşmak, defalarca hacca gitmek, geceleri uyumayıp sabahlara kadar namaz kılmak, Kur’an okumak ve dua etmek gibi uygulamaların rağbet gördüğü bilinmektedir. “ (TDV Ansiklopedisi ilgili madde)

Köken olarak çile kelimesi, Farsça çihl (kırk) kelimesinden türemektedir.

Exodus 24: 17 RAB’bin görkemi İsrailliler’e dağın doruğunda yakıcı bir ateş gibi görünüyordu. 18 Musa bulutun içinden dağa çıktı. Kırk gün kırk gece dağda kaldı.

Ârâf 142: Mûsa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Mûsa, kardeşi Hârun’a dedi ki: “Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme!”

“Bir musîbet bin nasihattan evlâdır”

Hakikate ulaşmak için bazen içimize dönmemiz düşünmemiz gerekecektir, bazen acı çekerek o bilgiyi almamız, bazen de bizden önce ulaşanlardan öğrenmemiz. Bilgimiz tam, hakikatimiz hâk olsun.

Gören bizi sanır deli,

Usludan yeğdir delimiz

Kaynakça:

Nguyen, Martin (2016). “Sufi Theological Thought”. In Schmidtke, S. (ed.). The Oxford Handbook of Islamic Theology. Oxford Handbooks in Religion and Theology Series. Oxford University Press. ISBN 978-0-19-969670-3.

Nasr, S.H. (2007). The Garden of Truth: The Vision and Promise of Sufism, Islam’s Mystical Tradition. HarperCollins. ISBN 978-0-06-079722-5.

Berman, J.R. (2012). American Arabesque: Arabs and Islam in the Nineteenth Century Imaginary. America and the Long 19th Century. NYU Press. ISBN 978-0-8147-2321-0.

Anjum, Ovamir; al-Jawziyya, I.Q. (2020). “Translator’s Introduction”. Ranks of the Divine Seekers: A Parallel English-Arabic Text. Volume 1. Islamic Translation Series. Brill. ISBN 978-90-04-41341-2.

Yorum bırakın