Rönesans sanatının kökenleri 13. yüzyılın sonları ve 14. yüzyılın başlarında İtalya’ya kadar uzanmaktadır.
Rönesans sanatı Uluslararası Gotik’e tepki olarak ortaya çıkmıştır. Başlangıçta eserler dinseldi, ancak giderek anatomi, insan vücudu ve mitolojiye olan ilgiyle seküler temalara ve hümanizme doğru ilerledi.
Rönesans dönemindeki resimler, klasik erkek çıplaklığının yanı sıra insan formuna odaklanmıştır. Özneler kontrapposto içinde gösterilmiştir. Figürlerin modellenmesi, chiaroscuro olarak bilinen bir teknik olan gölge ve ışık kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Üç boyutlu mekân yanılsaması doğrusal perspektif aracılığıyla yaratılmıştır. Rönesans resmi, genellikle piramidal kompozisyon kullanarak bir denge duygusu sergilemiştir.

İki Melekli Madonna ve Çocuk (1465), sanatçı Fra Filippo Lippi (1406-1469) tarafından yapılmış bir on beşinci yüzyıl İtalyan Rönesans tablosudur. Eser, sadece duaya rehberlik etmek için değil, aynı zamanda haminin dindarlığını göstermek için adanmış bir nesne olarak tasarlanmıştır. Floransalı ressam Meryem ve İsa’yı son derece insancıl bir şekilde tasvir ederek bir anne ve çocuk arasındaki sevgiyi resmetmiştir. Bir melek bile izleyiciye doğru bakmaktadır. Meryem fiziksel olarak genç ve güzel bir kadın olarak idealize edilmiştir. Figürlere ışık ve gölge ya da chiaroscuro kullanılarak ağırlık verilmiştir. Eserdeki rasyonalizm, tablo için bir çerçeve görevi gören dul bir eşikten görülen dağların ve denizin natüralist fonunda yer alan sahnenin sakinliği ile elde edilir.

Rönesans sanatçısı Sandro Botticelli’nin (1445-1510) ustalık eseri Venüs’ün Doğuşu (1484-1485), Lorenzo de Medici tarafından sipariş edilen, ahşap üzerine tempera kullanılarak yapılmış bir on beşinci yüzyıl İtalyan Rönesans tablosudur. Gerçek boyutlardaki eser 1 metreye 5 santim boyutlarındadır ve izleyiciyi mitoloji dünyasına çeker. Tamamen çıplak olarak doğan Yunan tanrıçası Venüs, idealize edilmiş yetişkin bir kadın olarak bir deniz kabuğundan çıkmaktadır. Sembolik olarak, deniz kabuğu da pembe güller gibi Venüs’ün bir temsilidir. Yunan rüzgar tanrısı Zephyr, beline sarılmış bir periyi desteklerken tanrıçayı kıyıya doğru üflemektedir. Eser manzara, deniz kıyısı ve kayalar aracılığıyla doğal dünyayı vurguluyor.
Klasik sanat ve Yunan heykeline dayanan Venüs, çıplaklığını örten elleriyle mütevazı bir şekilde tasvir edilmiştir. Venüs’ün teninin beyazlığı ve kontrapasso duruşu klasik heykel sanatının etkilerine gönderme yapar.
İtalyan Rönesans dönemindeki heykeller Yunan ve Roma heykelleri gibi büyük ölçekliydi. Erkek formu baskındı. Bir İtalyan Rönesans heykeli olan Donatello’nun David’i 15. yüzyılda 1440-1460 yılları arasında yapılmıştır. Boyu bir metre beş santim olan heykel neredeyse gerçek boyutlardadır. Heykel, Eski Ahit’te dev Golyat’ı öldüren çoban Davut’un hikâyesine dayanmaktadır.
İdealize edilmiş ve genç olan Davut bronzdan dökülmüş ve kahraman olarak tasvir edilmiştir. Ancak, çizmeleri ve şapkası dışında çıplaktır. Tarihin bu döneminde çıplaklık ayıp sayılırdı. Lorenzo de Medici tarafından yaptırılan bu eser, antik heykeller aracılığıyla klasik öğrenimin Rönesans kültürüne ve Batı sanatına yeniden kazandırılmasına odaklanmıştır.
Rönesans döneminde ortaya çıkan yeni fikir ve kavramlardan biri de Hümanizm’dir. Bu, 1300’lerde insanların kendilerini ve Tanrı’yı dünyayla ilişkili olarak algılama biçimlerini etkileyen felsefi bir düşünce veya entelektüel hareketti. Aynı zamanda görsel sanatlara ve konulara yönelik yeni bir yaklaşımı da besleyerek Rönesans’ın genel anlamına yönelik ana bir çerçeve oluşturmuştur.
Hümanizm felsefesi, deyim yerindeyse insanı evrenin merkezine yerleştirmiştir. İnsanın yaratıcı bir güç olarak doğuştan gelen yeteneklerine inanıyordu. Bu, insanın evrendeki yeri üzerinde en büyük güce ve söz hakkına sahip olan Katolik kilisesine göre işlerin nasıl yapıldığından tamamen farklıydı.
Hümanizm, studia humanitatis olarak bilinen beşeri bilimlerin çeşitli alanlarının öğrenilmesine odaklanmıştır. Örneğin bunlar arasında retorik, diller, gramer, şiir gibi edebiyat, felsefeler ve diğer çeşitli disiplinler yer alıyordu. Hem mecazi hem de gerçek anlamda insanoğlunun yeni buluş ve keşifler yaptığı bir dönemdi.
Rönesans sanatı, Proto-Rönesans, Erken Rönesans, Yüksek Rönesans ve toplu olarak Kuzey Rönesansı olarak adlandırılan İtalya dışındaki diğer bölgeler olmak üzere çeşitli zaman çizelgelerine veya aşamalara ayrılır.
Rönesans tarihleri ayrıca yılla ilgili farklı İtalyanca isimlerle de ayırt edilir.

Kaynak: https://artincontext.org/renaissance-art/
Rönesans 1300’lü yıllarda, İtalyanca “300” anlamına gelen Trecento dönemi olarak adlandırılan dönemle başlamıştır. 1400’lerden sonraki döneme “400” anlamına gelen Quattrocento ve 1500’lere “500” anlamına gelen Cinquecento dönemi denir. Her sanat evresinde pek çok büyük sanatçının yanı sıra, kendi sanat dallarına ve tekniklerine öncülük ederek isimlerini Rönesans tarihine kazımış önemli birkaç sanatçı da vardır.
Proto-Rönesans
“Proto-Rönesans” olarak adlandırılan bu dönemde (1280-1400), İtalyan akademisyenler ve sanatçılar kendilerini klasik Roma kültürünün ideallerine ve başarılarına yeniden uyanmış olarak görmüşlerdir. Petrarch (1304-1374) ve Giovanni Boccaccio (1313-1375) gibi yazarlar, altıncı yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü takip eden uzun durgunluk döneminden sonra antik Yunan ve Roma’ya dönerek bu kültürlerin dillerini, değerlerini ve entelektüel geleneklerini yeniden canlandırmaya çalışmışlardır.
Bu dönem, dini konuların ikonografik ve idealist tasvirleriyle hala belirgin bir şekilde Bizans tarzındaydı ve aynı zamanda daha iki boyutlu ve daha düz bir görünüme sahipti. Bununla birlikte, dönemin Ortaçağ sanatından beklenenin ötesinde farklı tasvir biçimlerini araştıran bazı sanatçılar da vardı.
Proto-Rönesans döneminde iki önemli sanatçı vardı: Cimabué ve Giotto. Her iki sanatçı da kompozisyonların daha natüralist göründüğü, Klasik dönemin gerçekçiliğini anımsatan eserler üretmeleriyle bilinmektedir. Floransalı ressam Giotto (1267?-1337), insan vücudunu gerçekçi bir şekilde temsil etme tekniğinde muazzam ilerlemeler kaydetmiştir. Fresklerinin Assisi, Roma, Padua, Floransa ve Napoli’deki katedralleri süslediği söylense de, bu tür eserlerin kesin olarak kime ait olduğu konusunda belirsizlikler vardır.

Santa Croce Crucifixion (1287-1288) by Cimabué; Cimabué, Public domain, via Wikimedia Commons

Scene No. 36 from the Life of Christ: Lamentation (The Mourning of Christ) (1304-1306) by Giotto di Bondone; Giotto di Bondone, Public domain, via Wikimedia Commons

Judas’ Kiss by Giotto, Cappella degli Scrovegni (Arena Chapel), Padua, Bu çalışma şu konularla bağlantılıdır Markos 14:44
Erken Rönesans Dönemi Sanatı (1401-1490’lar)
XIV. yüzyılın sonlarında, proto-Rönesans veba ve savaş nedeniyle kesintiye uğramış ve etkileri bir sonraki yüzyılın ilk yıllarına kadar tekrar ortaya çıkmamıştır. 1401 yılında heykeltıraş Lorenzo Ghiberti (yaklaşık 1378-1455) Floransa katedralinin vaftizhanesi için yeni bir dizi bronz kapı tasarlamak üzere açılan büyük yarışmayı kazanarak mimar Filippo Brunelleschi (1377-1446) ve daha sonra erken Rönesans heykeltıraşlığının ustası olarak ortaya çıkacak olan genç Donatello (yaklaşık 1386- 1466) gibi çağdaşlarını geride bırakmıştır.
Bu dönemde çalışan diğer önemli sanatçı, her ikisi de Floransa’da bulunan Santa Maria Novella Kilisesi’ndeki (1426 civarı) ve Santa Maria del Carmine Kilisesi’nin Brancacci Şapeli’ndeki (1427 civarı) Üçlü Birlik freskleriyle tanınan ressam Masaccio’dur (1401-1428). Masaccio altı yıldan az bir süre resim yapmıştır ancak çalışmalarının entelektüel doğası ve natüralizm derecesi nedeniyle erken Rönesans döneminde oldukça etkili olmuştur.

Trinity with the Virgin, Saint John the Evangelist, and Donors (c. 1427) – Fresco, Santa Maria Novella, Florence
Bu dönem sanatçıları daha natüralist özellikler tasvir etmeye başlamış ve resimlerinde perspektiften yararlanmışlardır. Sanatçılar ayrıca katı dini konulardan uzaklaşarak daha seküler mitolojik sahnelere ve figürlere yer vermişlerdir.
Erken Rönesans, özellikle görsel sanatlar açısından İtalya’nın kültürel merkezi olarak kabul edilen Floransa’da başlamıştır. Floransa bir cumhuriyet olduğu için daha fazla ifade özgürlüğü vardı. İnsanların kendilerini ve dünyayı görme biçimleri değişmeye başlamıştı – Hümanizm felsefesi şekillenmiş ve insanlar kendi yeteneklerine inanmaya başlamıştı.
Erken Rönesans döneminde çok sayıda sanatçı olmasına rağmen, yeni tekniklere öncülük eden ve kendilerinden sonra gelen diğer sanatçıları etkileyen üç usta vardı. Resim alanında Masaccio, heykel alanında Donatello ve mimari alanda Brunelleschi.
Erken Rönesans döneminin diğer sanatçıları arasında Piero della Francesca da bulunmaktadır. Ünlü eserlerinden biri olan İsa’nın Kırbaçlanması (1455 civarı) adlı tablosunda, iç ve dış mekânları birbirinden ayıran boyalı mimari yapılarda perspektif çizgilerini ustalıkla kullanmıştır.

Ayrıca Allesandro Botticelli’nin mitolojik tanrıça Venüs’ü tasvir ettiği La Primavera (1477-1482) ve Venüs’ün Doğuşu (yaklaşık 1486) adlı eserleri de günümüzün en ünlü tablolarından bazılarıdır.

Ayrıca figürlerde natüralizmden uzaklaşıldığını ve daha çok güzelliğin ve estetik değerin tasvirine odaklanıldığını görüyoruz.

The Battle of San Romano (c. 1438) by Paolo Uccello, depicting Niccolò da Tolentino leading the Florentine troops; Paolo Uccello, Public domain, via Wikimedia Commons
Fra Filippo Lippi, Fra Angelico ve Paolo Uccello gibi sanatçılar da vardır; bu sanatçılardan sonuncusu perspektife ayrıntılı bir şekilde odaklanmasıyla tanınır. Ünlü resim serisi San Romano Savaşı’nda (1450 civarı) Floransalıların Sienese ordularına karşı verdiği şiddetli savaşı görürüz. Burada sadece bir savaş değil, aynı zamanda renk ve çizgilerin zarif bir şekilde düzenlendiğini de görüyoruz. Ön planda, maviler ve kırmızılar, hatta beyazlar gibi daha cesur renkler göze çarpmaktadır. Kompozisyonu çevreleyen mızraklar da gözlerimizi arka plana doğru yönlendiren çizgiler olarak işlev görmektedir; burada da yeşillik ve ağaçlar topraklar üzerinde sınırlar oluşturmaktadır.
Rönesans yeni bir başlangıca işaret ediyordu. Katolik Kilisesi, İtalyan Rönesans sanatçılarını hâlâ himaye ediyordu. Ancak Floransa, Roma, Napoli, Sienna ve Venedik gibi İtalyan şehir devletlerindeki yönetici aileler de cömert hamilerdi. En baskın olanı, altmış yıl boyunca hüküm süren Floransa’nın Medici ailesiydi. Yaşlı Cosimo (1389-1464) şehri güzelleştirmeye başlayan ilk kişiydi. Torunu Lorenzo de Medici ise İtalyan Rönesansı’nda kentin en büyük destekçisi oldu.
Sanat, zengin bankacı rakipleri Pazzi ailesinin Mediciler ile sürekli rekabet halinde olduğu bir prestij gösterisiydi. Bu da İtalyan sanatçıların istihdam edilmesini sağlıyordu. Genç sanatçılar ünlü olma noktasına gelmeye başlamıştı. İtalyan sanatı gelişiyordu.
Yüksek Rönesans Sanatı (1490’lar-1527)
XV. yüzyılın sonunda Roma, Rönesans sanatının başlıca merkezi olarak Floransa’nın yerini almış, güçlü ve hırslı Papa X. Leo (Lorenzo de’ Medici’nin oğlu) yönetiminde doruk noktasına ulaşmıştı. Üç büyük usta -Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Raphael- kabaca 1490’ların başından 1527’de Kutsal Roma İmparatoru İspanya Kralı V. Charles’ın birlikleri tarafından Roma’nın yağmalanmasına kadar süren ve Yüksek Rönesans olarak bilinen döneme hakim oldular.
Leonardo (1452-1519), zekâsının, ilgisinin ve yeteneğinin genişliği ve hümanist ve klasik değerleri ifade etmesi bakımından nihai “Rönesans adamı” idi. Leonardo’nun “Mona Lisa” (1503-05), “Kayalıkların Bakiresi” (1485) ve “Son Akşam Yemeği” (1495-98) freskleri de dahil olmak üzere en iyi bilinen eserleri, ışık ve gölgenin yanı sıra figürler -insanlar, hayvanlar ve nesneler- ve etraflarındaki manzara arasındaki fiziksel ilişkiyi tasvir etme konusundaki benzersiz yeteneğini sergiler.

Michelangelo Buonarroti (1475-1564) ilham almak için insan vücudundan yararlanmış ve geniş ölçekte eserler yaratmıştır. Aziz Petrus Katedrali’ndeki Pietà (1499) ve memleketi Floransa’daki Davut (1501-04) gibi eserler üreterek Yüksek Rönesans’ın baskın heykeltıraşıydı. Sonuncusunu muazzam bir mermer bloktan elle oymuştur; ünlü heykelin yüksekliği kaidesiyle birlikte beş metredir. Michelangelo kendisini her şeyden önce bir heykeltıraş olarak görse de, özellikle dört yılda tamamladığı (1508-12) ve Yaratılış’tan çeşitli sahneleri tasvir ettiği Sistine Şapeli’nin tavanını kaplayan dev freskiyle ressam olarak da büyük bir başarı elde etmiştir.


Üç büyük Yüksek Rönesans ustasının en genci olan Raphael Sanzio, hem da Vinci’den hem de Michelangelo’dan ders almıştır. Michelangelo’nun Sistine Şapeli üzerinde çalıştığı sırada Vatikan’da yaptığı “Atina Okulu” (1508-11) başta olmak üzere resimleri klasik güzellik, dinginlik ve uyum ideallerini ustalıkla ifade etmiştir.

“The School of Athens” by Raphael

Raphael’s Disputation of the Holy Sacrament (1509–1510), Stanza della Segnatura, Raphael Rooms, Apostolic Palace, Vatican City; Raphael, Public domain, via Wikimedia Commons
Bu dönemde çalışan diğer büyük İtalyan sanatçılar arasında Sandro Botticelli, Bramante, Giorgione, Titian ve Correggio vardı.
Genişleme ve Düşüş
Rönesans ruhu 15. ve 16. yüzyıllar boyunca tüm İtalya’ya, Fransa’ya, Kuzey Avrupa’ya ve İspanya’ya yayıldı. Venedik’te Giorgione (1477/78-1510) ve Titian (1488/90-1576) gibi sanatçılar doğrudan tuval üzerine yağlıboya resim yapma yöntemini daha da geliştirdiler; bu yağlıboya tekniği, fresk resmin (alçı üzerine) yapamadığı gibi, sanatçıya bir imgeyi yeniden işleme imkanı veriyordu ve günümüze kadar Batı sanatına hakim olacaktı.
Rönesans döneminde yağlıboya resim daha da eskilere, Gent katedralinde (1432 civarı) ustaca bir sunak resmi yapan Flaman ressam Jan van Eyck’e (ölümü 1441) kadar götürülebilir. Van Eyck Kuzey Rönesansı’nın en önemli sanatçılarından biriydi; daha sonraki ustalar arasında Alman ressam Albrecht Durer (1471-1528) ve Genç Hans Holbein (1497/98-1543) vardı.

Adoration of the Magi, Albrecht Dürer, 1504
1500’lerin sonlarına gelindiğinde, yapaylığa vurgu yapan Maniyerist üslup, Yüksek Rönesans sanatının idealize edilmiş natüralizmine karşıt olarak gelişmiş ve Maniyerizm Floransa ve Roma’dan yayılarak Avrupa’da hakim üslup haline gelmiştir. Ancak Rönesans sanatı kutlanmaya devam etti: “En Seçkin Ressam, Heykeltıraş ve Mimarların Yaşamları” (1550) adlı ünlü eserin yazarı olan 16. yüzyıl Floransalı sanatçı ve sanat tarihçisi Giorgio Vasari, 13. yüzyılın sonlarında Giotto ile başlayan bir süreç olan Yüksek Rönesans’ı tüm İtalyan sanatının doruk noktası olarak yazacaktı.
Rönesans Sanatını Nasıl Tanırız?
3 Boyut: Sanatçılar, sanat tarihinde ilk kez dünyanın çok gerçekçi, üç boyutlu bir temsilini yaratmak için doğru ve inandırıcı oranların ve alanların bir kombinasyonunu kullandılar. Bazı resimlere bakarken kendinizi sahnenin bir parçası gibi hissedebilir ya da sahnenin içine adım atabilirsiniz.

Madonna and Child with Saints by Alvise Vivarini
Zemin veya tavanların geometrik bölümleri: Bir tablodaki geometrik desen, derin bir alan yanılsaması vermekten daha fazlasını yapar, aynı zamanda tabloyu oluştururken sanatçı için referans noktasıdır. Rönesans sanatçıları, derinlik hissi veren doğrusal perspektif gibi yeni teknikler kullanarak resimlerin yapılış şeklini yeniden keşfetmişlerdir. Nesnelerin ve figürlerin uzaya doğru çekildikçe daha küçük göründüğünü anlamışlar ve onları düz bir yüzey üzerinde bu şekilde tasvir etmişlerdir.

The Last Supper by Andrea del Castagno
Ön kısaltma (foreshortening) sanatçılar tarafından kullanılan bir diğer önemli tekniktir. Bir nesnenin derinlik yanılsaması vermek için görsel olarak sıkıştırılmasıdır.

A detail of Corregio’s Assumption of the Virgin (1526-30); Antonio da Correggio, Public domain, via Wikimedia Commons
Bazı sanatçılar tromp l’oeil (kelimenin tam anlamıyla göz hilesi) olarak bilinen optik illüzyonlar yaratacak kadar ileri gitmişlerdir, örneğin bunları sahte kubbelerde bulabilirsiniz.

The Annunciation by Jan van Eyck (Bu bir heykel değil resimdir)
Konu çoğunlukla dinseldir. Eğer İncil’deki hikayeler değilse, o zaman hagiografilerdir (yani azizlerin biyografileri).

The crucifixion aka the Calvary by Andrea Mantegna
Sembolik el hareketleri yapan, akan, dönen cübbeler giymiş, hepsi parlak renklerde ve eşi benzeri görülmemiş ayrıntı düzeyinde insanlar.

San Giobbe Altarpiece by Giovanni Bellini
Sürekli anlatı: Aynı hikayenin farklı anlarındaki birden fazla olayın tek bir kare içinde gösterilmesidir.

The Tribute Money by Masaccio
Yaratıcı üretimin çoğu dini olmasına rağmen, bazı sanatçılar Greko-Romen mitolojik temalı pagan eserler de çizmiştir.

Libyan Sibyl by Michelangelo
Bu dönem aynı zamanda zengin ve ünlü kişilerin dini olmayan bireysel portrelerinin yükselişine de tanıklık etmiştir. Bunların birçoğu şapel bağışçısı ve sanat hamisiydi.

The Woman with a Veil (“La donna velata”) by Raphael
Rönesans döneminde tuvaller (tek ahşap çerçeve üzerine gerilmiş kumaşlar) üzerine resim yapmak öne çıksa da, özellikle erken Rönesans dönemindeki bazı sanatçılar, Ortaçağ döneminde olduğu gibi poliptikler üzerine resim yapmaya devam etmiştir. Poliptikler, çoğunlukla kiliselerde sunak olarak kullanılan katlanır kanatlı ahşap panellerdi.

Portinari Altarpiece by Hugo van der Goes
Tondo formatındaki resimler (çoğulu tondi’dir). Tondo, dikdörtgen çerçeveye alternatif olan dairesel bir resimdir.

Madonna of the Magnificat by Sandro Botticelli
Tuhaf bir rüyadan ya da zaman ve mekanın akışkan olduğu bir sanal gerçeklik oyunundan sahneler gibi görünen resimler. Sanatçılar çağdaş olanı İncil ve klasik ile kaynaştırmışlardır. Kudüs, Beytüllahim veya Nasıra gibi İncil köylerinde birinci yüzyıla ait olaylardan figürlerin Toskana manzaralarına veya on beşinci yüzyıl Flaman evlerinin içine ışınlandığını görebilirsiniz. Bazen de sahnenin yeri belli değildir ama antik Roma mimarisiyle çevrilidir; sütunlar, nişler ve yuvarlak kemerler. Yeşil Toskana tepelerindeki kaleler ya da tipik Floransa sarayları ve villaları gibi anakronik detayları gördüğünüzde bunun İncil’deki bir yer olmadığını anlayacaksınız. Cüppeli sakallı İncil karakterleri, havada süzülen melekler ve popüler Fransisken ya da Dominiken keşişler arasında temiz traşlı şık Floransalıları kolayca fark edeceksiniz. Ressam bazen kendisine ödeme yapan zengin sanat patronunu ailesiyle birlikte antik sahneye yerleştirmekle kalmaz, sanatçının kendisi de zaman zaman birkaç arkadaşıyla birlikte orada olurdu.

Adoration of the Shepherds by Domenico Ghirlandaio
Kaynakça
https://www.history.com/topics/renaissance/renaissance-art
