Orijinal Latince universitas kelimesi genel olarak “tek bir vücut haline getirilmiş bir dizi kişi, bir toplum, şirket, topluluk, lonca, şirket vb.” anlamına gelir. Kent yaşamının ve ortaçağ loncalarının ortaya çıktığı dönemde, “genellikle prensler, piskoposlar veya bulundukları kentler tarafından verilen beratlarla garanti altına alınan kolektif yasal haklara sahip uzmanlaşmış öğrenci ve öğretmen birlikleri” bu genel terimle anılmaya başlanmıştır. Diğer loncalar gibi kendi kendilerini düzenlerler ve üyelerinin niteliklerini belirlerlerdi.
Modern kullanımda kelime, “çoğunlukla mesleki olmayan konularda eğitim veren ve tipik olarak derece verme yetkisine sahip bir yüksek öğrenim kurumu” anlamına gelirken, kurumsal organizasyonuna yapılan önceki vurgunun tarihsel olarak Ortaçağ üniversitelerine uygulandığı düşünülmektedir.
Orijinal Latince kelime, bu yasal örgütlenme biçiminin yaygın olduğu ve kurumun dünyaya yayıldığı Batı ve Orta Avrupa’daki derece veren öğrenim kurumlarına atıfta bulunuyordu.
Yukarıdaki pasaj Wikipedia’nın İngilizce “University” maddesinden alınmıştır. Buradan hareketle, üniversite mesleki olmayan konularda, teorik eğitim veren dolayısıyla A sektörünün çalışanlarında aradığı özelliklerle yüklü işgücü yetiştirme gibi bir misyonu olmayan, bilgiyi üretmek ve yaymakla sorumlu yüksek öğrenim kurumudur denilebilir.
Turizmin Üniversitedeki Yeri
Ülkemizde bir çok üniversite bünyesinde farklı isimler altında turizm eğitimi veren lisans ve ön lisans programları bulunmaktadır. Lisans derecesi istisnalar haricinde fakülteler aracılığıyla, ön lisans dereceleri ise meslek yüksekokulları tarafından verilmektedir. Ancak bu ikili yapıya gerçekten gerek var mıdır? Mevcut durumda yüksekokul ve fakülte arasında bir farkın olmadığının temel kanıtı şudur ki turizm alanında bir ön lisans programından mezun olmuş kişi Dikey Geçiş Sınavı ile fakültedeki eş lisans programına devam edebilip, yüksekokulda aldığı dersleri de saydırabilmektedir. Dolayısıyla ön lisans programında alınan herhangi bir dersle lisans programında alınan ders arasında -eğer içerik aynı ise (ama ders gereklilikleri, geçme şartları vs. aynı olmadığını, bağıl değerlendirme koşullarının farklı işlediğini dolayısıyla uygulamada aynı olmadığını) ki olmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim – sistem herhangi bir fark görmemektedir. Öte yandan fakültede okuyan ve ilk 4 dönemlik derslerini tamamlayan her birey de önlisans diplomasını talep edebilmekte ve alabilmektedir. Uygulamadaki farklılık, mevzuattaki farksızlık bir tezat oluşturmaktadır. Bunun bence çözümü Turizm MYO’ların tamamının ve fakültelerin çok büyük çoğunluğunun kapanması ve lisans diploması veren, akademik takvimi turizm sezonu ile uyuşan Turizm Akademilerinin/Okullarının açılmasıdır. Geride kalacak olan fakülteleri barındıran üniversitelerin araştırma üniversitesi olması ve akademisyen yetiştirmek üzere lisans-yüksek lisans-doktora sürecinin tamamında donanımlı ve yeterli akademik kadroya sahip olması düşünülmektedir.
Aşağıdaki liste CEOWorld Magazine web sitesinde dünyadaki en iyi konaklama ve boş zaman hizmetleri alanında yüksek öğrenim kurumları sıralamasıdır. Bu liste QS Top Universities’den de alınabilirdi ancak değişen çok şey olmayacaktı. Dikkat çekici olan konu bu konuda “iyi” olan İsviçre, Birleşik Krallık, İspanya ve Yunanistan’da okul, enstitü, kolej vs. olarak tanımlanmıştır.
EHL – Ecole Hôtelière de Lausanne, Switzerland
Oxford School of Hospitality Management, UK
Les Roches International School of Hotel Management, Switzerland
University of Surrey, UK
Hotel Institute Montreux, Switzerland
Barcelona School of Tourism, Hospitality & Gastronomy, Spain
Glion Institute of Higher Education, Switzerland
IHTTI School of Hotel Management, Switzerland
American College of Greece, Greece
Mediterranean College, Greece
Gastronomi okullarının da turizm bünyesinde değerlendirilmesinin yanlış olduğu ve kendi ihtiyaç ve gerekliliklerini belirleyen ayrı kurumlar olması gerektiği kanaatindeyim. Turizm okulları ile aynı kampüste olması fayda sağlayabilir ancak gerekli de değildir.
Turizm Akademilerinin Organizasyonu
Turizm Akademisi, kendi kampüsü olan ve içerisinde bir kampüsü oluşturacak idari bina, derslikler, yatakhane, kütüphane, yaşam alanları, yeşil alanlar, kültür merkezi, tiyatro binası vb. tüm yapıları haiz olması gerekmektedir. Bu kadar devasa yapıların finansmanı kolay değildir ancak devlet gelirleri içinden turizmi ilgilendiren irattan pay ayrılabilir. Bazı şehirlerde her geceleme sonrasında alınan şehir vergisi benzeri akademi payı eklenebilir. Bu 0,99 Euro seviyesinde olsa bile ilk etapta açılacak okulların finansmanı için yeterli olacaktır.
Bir turizm akademisinin, temel geçim kaynaklarından biri turizm olan veya olma potansiyeli olan yerlerde açılması elzemdir. Dolayısıyla Antalya, Muğla, İstanbul, İzmir ve Aydın öncelikli olarak bu akademilere ev sahipliği yapmalıdır. Söz gelimi İzmir’de Karaburun ya da Seferihisar’da konumlandırılabilir. Okulun maddi ihtiyaçlarının bir kısmının karşılanması (oto-finansman) ve öğrencilerin öğrenmiş olduklarını uygulama imkanı bulabilmesi için mutlaka bir döner sermaye işletmesi bünyesinde uygulama oteli ve seyahat acentesi bulunmalıdır.
Akademinin yıllık öğrenci kontenjanı min. 200-300 kişi olmalıdır. İlk iki yılda standart bir turizm eğitimi verilmeli, son iki yılda branşlaşma ve uzmanlaşma sağlanmalıdır. Örnek dersler ve müfredat hakkındaki bilgi bir sonraki yazıda verilecektir.
