Canavarın Sayısı ya da İnsanın Belirsizliğe Olan Saplantısı

Popüler kültürde sıkça karşımıza çıkan 666 sayısı ve bu sayının kullanımının inançsal kökenlerine ulaşmaya çalışacağız. Yine farklı kaynaklardan yapılan çevirilerin bir derlemesi olacak.

Canavarın sayısı (Koinē Yunanca: Ἀριθμὸς τοῦ θηρίου) Vahiy Kitabı’nın 13. bölüm, 18. ayetinde Vahiy Canavarı ile ilişkilendirilmiştir. Yeni Ahit’in çoğu el yazmasında ve İncil’in İngilizce çevirilerinde canavarın sayısı altı yüz altmış altı veya χξϛ’dir (Yunan rakamlarında χ 600’ü, ξ 60’ı ve ϛ 6’yı temsil eder). Papirüs 115 (Vahiy’in korunmuş en eski el yazmasıdır) ve Codex Ephraemi Rescriptus gibi diğer antik kaynaklar canavarın sayısını χιϛ veya χιϲ olarak verir, Arap rakamlarıyla 616 (χιϛ) olarak çevrilebilir, 666 olarak değil Novum Testamentum Graece gibi Yunanca metnin eleştirel baskıları χιϛ/616’yı bir varyant olarak not etmektedir.

Canavarın sayısı Vahiy 13:15-18’de açıklanmıştır. “İşte Bilgelik” ifadesinin anlamı için çeşitli çeviriler yapılmıştır. Anlayışı olan canavarın sayısını saysın…” ifadesinde kendine özgü Grekçe bir sözcük olan ψηφισάτω (psephisato) kullanılmıştır. Olası çeviriler arasında “saymak”, “hesaba katmak” ve ayrıca “oylamak” veya “karar vermek” yer alır.

Bizans metin tipi el yazmalarından türetilen Textus Receptus’ta, altı yüz altmış altı sayısı Yunan rakamları χξϛ ile temsil edilir ve Yunan harfi stigma (ϛ) 6 sayısını temsil eder:

17καὶ ἵνα μή τις δύνηται ἀγοράσαι ἢ πωλῆσαι εἰ μὴ ὁ ἔχων τὸ χάραγμα, τὸ ὄνομα τοῦ θηρίου ἢ τὸν ἀριθμὸν τοῦ ὀνόματος αὐτοῦ. 18 Ὧδε ἡ σοφία ἐστίν- ὁ ἔχων τὸν νοῦν ψηφισάτω τὸν ἀριθμὸν τοῦ θηρίου- ἀριθμὸς γὰρ ἀνθρώπου ἐστί- καὶ ὁ ἀριθμὸς αὐτοῦ χξϛʹ

17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin. 18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666’dır.

Yunanca Yeni Ahit’in çeşitli baskılarında bu sayı son üç kelimeyle, “altı yüz [ve] altmış altı” anlamına gelen ἑξακόσιοι ἑξήκοντα ἕξ, ile temsil edilir.

Her ne kadar Irenaeus (MS 2. yüzyıl) sayının 666 olduğunu teyit etmiş ve sayıya ilişkin birkaç yazım hatası bildirmiş olsa da, ilahiyatçılar Codex Ephraemi Rescriptus’ta (C; Paris – dört büyük uncial kodeksinden biri) ve Tyconius’un Latince versiyonunda (DCXVI, ed. Souter, Journal of Theology, SE, Nisan 1913) ve eski bir Ermenice versiyonunda (ed. Conybeare, 1907) sayı 616 olarak bulunmaktadır. Irenaeus 616 okumasını biliyordu, ancak bunu benimsememiştir (Haer. V, 30), bunun yerine Havari Yuhanna ile “yüz yüze” konuşanların sayının 666 olduğunu söylediğini belirtmiştir. 380’lerde, Yeni Ahit’in mevcut Latince versiyonunu (genellikle Vetus Latina olarak anılır) düzelten Jerome, “666 “yı muhafaza etmiştir.

2005 yılı civarında, Oxford Üniversitesi Ashmolean Müzesi’nde Oxyrhynchus bölgesinden alınan 115 numaralı Papirüs’ten bir parça keşfedilmiştir. Bu parça canavarın sayısını 616 (χις) olarak vermektedir. Bu parça Vahiy 13’ün 2017 itibariyle bulunan en eski el yazmasıdır (yaklaşık 1.700 yıllık). Papirüs 115’in bulunmasından önce bilinen ancak ondan sonraya tarihlenen Codex Ephraemi Rescriptus’ta 616 tam olarak yazılmıştır: ἑξακόσιοι δέκα ἕξ, (lit. “altı yüz on altı”). Papirüs 115 ve Ephraemi Rescriptus bazı araştırmacıların canavarın orijinal sayısını 616 olarak kabul etmelerine yol açmıştır.

Peki doğru okuma hangisidir, 666 mı yoksa 616 mı?

El yazması kanıtların ağırlığı kesinlikle 666’dan yana olacaktır

El yazmalarındaki ezici kanıtlar 666 okunuşunu desteklemektedir ve daha önce de belirtildiği gibi Kutsal Kitap’ın tüm büyük versiyonları 666 okunuşunu takip etmektedir. Bu ayeti içeren neredeyse tüm el yazmalarında canavarın sayısı ἑξακόσιοι ἑξήκοντα ἕξ , altı yüz altmış altı olarak yazılmıştır.

666 okunuşu Latince, Koptça ve Süryanicede de görülmektedir.

Ancak Codex Ephraemi Rescriptus’ta ἑξακόσιοι δέκα ἕξ altı yüz on altı okunur ve bu da 616’nın orijinal okuma olduğu iddiasını destekler. Bu el yazması yaklaşık 5. yüzyıla tarihlenmektedir.

Bu durum birçok kişinin hangi sayının doğru olduğunu sorgulamasına ve burada neden bir metin varyantı olması gerektiğini sormasına yol açmıştır.

616 için kullanılan diğer kanıtlar Bruce Metzger aracılığıyla bulunabilir.
Metzger, Tischendorf’un 8. baskısına göre, 616 olarak okunan 2 minüskül (Metzger’in yazdığı tarihte artık mevcut değildi) olduğuna dikkat çekmiştir, bunlar minüskül 5 ve 11’dir.

616’nın doğru okunuş olduğu yönündeki tartışmalar 20. yüzyılın sonlarında P115 olarak bilinen ve yine 616 olarak okunan bir el yazmasının bulunmasıyla daha da artmıştır. Bu el yazmasının keşfi, orijinal okunuşun 616 olduğu iddiasına büyük bir ağırlık kazandırmıştır ve artık pek çok kişi bu el yazmasına dayanarak orijinal sayının gerçekten de 616 olduğuna ikna olmuştur.

P115 MS 250-275 yılları arasına tarihlenmektedir ve dolayısıyla 616 okumasının çok erken bir tanığıdır. P115’in okunuşunun önemi küçümsenemez. P115 bu ayetin en eski el yazması tanığı olarak kabul edilir ve bu nedenle özellikle bu el yazması 616’nın orijinal okuma olduğuna dair ana kanıt olarak kullanılmaktadır.

Gerçek sayıyı doğru bir şekilde tespit edebilmek için öncelikle Yunanca izopsefi ya da İbranice’deki gematria’yı anlamamız gerekir. Bu, Roma İmparatorluğu’nda sayıları yazmak için kullanılan eski bir yöntemdir. Her harfin aşağıdaki resimde gösterildiği gibi sayısal bir değeri vardır.

Dolayısıyla, el yazması kanıtların ağırlığı 666’ya işaret ederken, en eski el yazması kanıtlar aslında 616’yı desteklemektedir. Ne yöntem, ne yaş ne de el yazması sayısal avantajı tek başına bir okumanın kanıtı değildir. Metin eleştirisi yaparken bu kadar basit olamayız, elimizdeki kanıtlara daha yakından bakmalıyız.

Ayrıca el yazması kanıtların gücünü de göz önünde bulundurmalıyız, bununla el yazmasının kendisinin önemini kastediyorum, gösterebileceğimiz çok sayıda hata veya kasıtlı değişiklik içeriyorlar mı? Örneğin, akademisyenler arasında genellikle Vahiy’in en doğru metnini koruduğu düşünülen Codex Alexandrinus (A) 666 okur. Pek çok akademisyen için bu el yazmasının okunuşu, yaş avantajına sahip olan P115’e göre daha yetkili ve orijinal okuma olma olasılığı daha yüksek olarak kabul edilebilir. Diğerleri ise yaş avantajının daha üstün olduğunu düşünebilir ancak bu durumda P47’nin okunuşunu da dikkate almaları gerekecektir.

Ayrıca, el yazmalarının kendilerini de incelememiz gerekir. P115’in okunuşu analiz edildiğinde, ΧΙϚ kelimesinden önce aslında Yunanca ή kelimesinin geldiği ve bu kelimenin tek başına durduğunda aslında Yunanca’da ya da anlamına geldiği göz ardı edilemez. Burada bulunan okuma aslında “ya da 616” şeklindedir. Yunanca sayıdan önce gelen Yunanca veya kelimesinin varlığı diğer elyazmalarında bulunmaz ve bu nedenle tek başına bir okumadır. Hasar nedeniyle tespit edilemese de, P115’teki ayetin tam okunuşu pekâlâ ΧΞϚ h ΧΙϚ 666 veya 616 olabilirdi.

İkinci yüzyılın sonlarında yazan Irenaeus her iki okumaya da atıfta bulunur. Aslında sayının 666 olduğunu savunmuş ve 616 sayısına karşı çıkmıştır.

Irenaeus bu ayet hakkında yorum yapan en eski yazardır. Vahiy’in en onaylı ve eski kopyalarının hepsinde 666 sayısının bulunduğunu (Vahiy’in genellikle Yuhanna tarafından birinci yüzyılın başlarında yazıldığına inanıldığından, 2. yüzyılın sonlarında yazılmış olmaları onları orijinaline çok yakın kılar) ve Yuhanna’yı yüz yüze görenlerin, kelimenin tam anlamıyla Yuhanna’yla tanışanların bu sayıya tanıklık ettiklerini belirtmiştir.

O halde durum böyledir ve bu sayı [Apokalips’in] en onaylı ve en eski kopyalarının hepsinde bulunur ve Yuhanna’yı yüz yüze gören adamlar [buna] tanıklık ederler; Akıl da bizi, canavarın adının sayısının, Grek hesaplama tarzına göre, içerdiği harflerin [değeriyle] hesaplanırsa, altı yüz altmış altı olacağı sonucuna götürür; yani, onlukların sayısı yüzlüklerin sayısına, yüzlüklerin sayısı da birliklerin sayısına eşit olacaktır.

Bazı kişilerin ortadaki sayıyı 50’den düşerek nasıl değiştirdiğini bilmediğini, ancak bunun kesinlikle hatalı bir okuma olduğunu ifade etti.

“Bazılarının sıradan konuşma tarzına uyarak nasıl hata yaptıklarını ve isimdeki orta sayıyı elli düşerek bozduklarını, böylece altı dekad yerine sadece bir dekad olduğunu düşündüklerini bilmiyorum. [Bunun, sayılar da harflerle ifade edildiğinden, alışılageldiği üzere müstensihlerin hatasından kaynaklandığını düşünme eğilimindeyim; böylece altmış sayısını ifade eden Yunanca harf kolayca Yunanlıların Iota harfine genişletildi]. Daha sonra diğerleri bu okumayı incelemeden kabul ettiler; bazıları basitliklerinden ve kendi sorumluluklarından dolayı bu sayıyı bir dekadı ifade etmek için kullandılar; bazıları ise deneyimsizliklerinden dolayı hatalı ve sahte sayıyı içerecek bir isim bulmaya cesaret ettiler.” Lütfen parantez içindeki bölümün, Caesarea’lı Eusebius’un Yunanca metninde yer almadığı için muhtemelen bir interpolasyon olduğunu dikkate alınız.

Buraya kadar olan kısımda canavarın adını taşınmadığı durumlarda kimsenin bir şeyleri alıp satamamasına yol açacak şeyin para ve o dönemde kullanıldığı haliyle altın sikke olduğu açıktır. Ancak Vahiy kitabı geçmiş değil gelecekle de ilgili bir görüm olduğu iddiasını taşımaktadır. Dolayısıyla bunun para dışında günümüzde herhangi bir değiş tokuşa aracılık eden herhangi bir finansal varlık olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Bu sayının insanı simgelemesi tekil bir insana mı, tekil ve zamanla değişen insanlar dizisine mi yoksa genel olarak cümlede bahsedilenin genel anlamda mı insan olduğu uzun süredir tartışılagelen bir konu olmuştur.

Sorun şu ki 666’yı herhangi bir antik tarihi isimle ilişkilendiren net bir tanımlama yapılamamaktadır. Yazılışları değiştirmek ve unvanları birleştirmek suretiyle çok sayıda isim uydurulmaya çalışılmış, ancak kesin bir sonuç elde edilememiştir. En yaygın olarak, “Nero Caesar” unvanının İbranice transliterasyonuna dayanarak sayı Nero ile özdeşleştirilmiştir. Ancak bu seçenek Sezar’ın tam olarak İbranice yazılışıyla ilgili kafa karışıklığına dayanır ve Yuhanna’nın okuyucularının büyük ölçüde Yunanca konuştuğu ve Neron’un Sezar dışında birçok unvanı olduğu gerçeğine uymaz. Ayrıca, Yuhanna gematria kullanıyor olsaydı, okuyucularının dikkatini belirli bir öneme çekmek istediğinde 9:11 ve 16:16’da “İbranice’de” ya da “Grekçe’de” ifadelerini kullandığı gibi, “İbranice’deki (ya da Grekçe’deki) sayı …” gibi bir şey söyleyerek okuyucularını uyarırdı.

Bu sayıyı diğer Roma imparatorları ya da imparator kombinasyonlarıyla özdeşleştirmek için başarısız girişimlerde bulunulmuştur. (İngiltere’de 1560 ile 1830 yılları arasında 100’den fazla isim önerilmiştir.) Geçen yüzyılda diğerlerinin yanı sıra Kayzer ve Hitler’in isimleri de 666’ya eşit olarak hesaplanmıştır. Sayıyı bir kişinin isminin gerçek hesaplamasıyla özdeşleştirmeye yönelik tüm girişimler, kitapta dilin ve sayıların mecazi bir şekilde kullanılması nedeniyle zorluklarla karşılaşmaktadır. Gematria hesaplama biçimini kullanarak önerilen pek çok çözümden hiçbiri nihai olarak tatmin edici değildir çünkü sayıya eşit olabilecek eski ve modern pek çok isim vardır. Bir yorumcunun dediği gibi, bu kadar çok önerinin nedeni, bir ismi bir sayıya dönüştürmenin kolay, ancak bir sayıdan doğru ismi çıkarmanın karmaşık olmasıdır.

Eğer sayı böyle gerçek bir hesaplama yoluyla bir hükümdarla özdeşleştirilmek istenseydi, bu kitabın başka yerlerinde sayıların kullanılış biçiminden nadir bir istisna olurdu. Vahiy boyunca sayılar mecazi bir anlam taşır ve bazı ruhsal gerçeklikleri sembolize eder. Örneğin 24 ihtiyar, 7 mühür, 144.000, 3,5 yıl, 2 tanık, 7 baş ve 10 boynuz gibi sayıların hiçbiri gerçek bir gematria hesaplaması içermez. Bu görüş, hemen ardından gelen 14:1’deki Mesih’in ve Tanrı’nın adının “alınlarında yazılı” olduğu kutsalların görümüyle desteklenmektedir. Bu ayetin doğrudan yerleştirilmesi, canavarın adı (yani sayısı) ile Rab’bin adı arasında paralel bir zıtlığın kastedildiğini gösterir. Eğer Rab’bin adı tamamen ruhsal bir gerçekliğe işaret ediyorsa, ki öyledir, o zaman canavarın adı ve sayısı da öyledir.

Ayrıca sayı sözcüğü (Grekçe arithmos) her zaman sayılamayan bir çokluğu ifade etmek için mecazi anlamda kullanılır (5:11; 7:4 [144.000 sembolik olarak tüm kurtulmuşları temsil eder]; 7:9 [sözel olarak]; 9:16 [2 kez]; 20:8). Burada hesaplanması gereken bir sayı da yoktur. 7 sayısı bütünlük anlamına gelir ve kitap boyunca tekrarlanır. Ancak 666 sadece burada görülür. Bu, üçlü altılıların kitap boyunca ilahi yedililerle bir karşıtlık olarak tasarlandığını ve tamamlanmamışlık ve kusurluluk anlamına geldiğini göstermektedir. Altıncı mühür, altıncı borazan ve altıncı kâse Tanrı’nın canavarın takipçileri üzerindeki yargısını tasvir eder. Buna karşın yedinci borazan Mesih’in ebedi krallığını tasvir eder (son yargıyı da içermesine rağmen). Yedinci mühür ve kâse hâlâ bir yargıyı tasvir eder, ancak bu yargı (ima yoluyla ve bu iki bölümün daha geniş bağlamlarında) krallığın kurulmasıyla sonuçlanır.

Ayrıca, eğer bir sonraki ayetteki 144,000 kutsalın sayısı Tanrı’nın halkının tam sayısını ifade eden mecazi bir güce sahipse (bkz. 14:1), o zaman bir önceki ayetteki 666 sayısıyla kasıtlı olarak yapılan zıtlık, canavar ve halkının doğası gereği tamamlanmamış olduğuna işaret edecektir. Kutsal Kitap’ta 3 sayısı, örneğin 1:4-5 ayetlerinde Tanrı’nın bütünlüğü ile ifade edildiği ve 13. bölümde (ve 16:13’te) ejderha, canavar ve sahte peygamber tarafından taklit edildiği gibi, bütünlüğü ifade eder.

Altı sayısının üç kez tekrarlanması, canavarda bulunan “günahkâr eksikliğin tamlığı” olarak adlandırılabilecek şeye işaret ediyor gibi görünmektedir. Canavar, ilahi mükemmelliğe ulaşmış gibi görünürken kusurluluğu simgeler. Üç altılı, üç yedili ilahi Üçlü Birlik’in parodisidir. Bazen yedi sayısı Şeytan’a ya da canavara uygulandığında, onların tamamen kötü doğalarını, şiddetli zulümlerini ve evrensel baskı saltanatlarını vurgulamak için uygundur (örneğin, 12:3; 13:1; 17:3, 9-11). 18’inci ayette canavarı tanımlamak için yedili yerine altılı kullanılmasının nedeni, 3-14’üncü ayetlerde canavarın sahte bir Mesih ve ikinci canavarın da sahte bir peygamber olarak tekrar tekrar vurgulanmasıdır. İnanlılar canavarın aldatmacasına başarıyla karşı koyduklarında, onun adının özü olan kusurlulukla özdeşleştirilmekten kaçınırlar. Çünkü birinin adıyla özdeşleşmek, o kişinin karakterini paylaşmakla eşdeğerdir.

Yuhanna kutsalları karmaşık bir matematik problemini çözmek için entelektüel yeteneğe değil, ruhsal ve ahlaki anlayışa teşvik etmektedir.

Buraya kadar anlatılanlar, canavarın sayısının sadece tek bir Deccal figürüne referans olarak değil, toplu olarak anlaşılması gerektiğine işaret etmektedir. Bu, “çünkü sayı bir adamın sayısıdır” ifadesiyle daha da ileri götürülmektedir; bu ifade bireysel olarak “çünkü belirli bir kişinin sayısıdır” ya da daha genel olarak “çünkü insanlığın sayısıdır” şeklinde tercüme edilebilir. İnsan (Grekçe antropos) sözcüğü (burada olduğu gibi) artikelsiz olarak geçtiğinde genellikle geneldir ve 21:17’de görüldüğü gibi, “bir adamın ölçüsü” (tam Grekçe ifade) bir “insan ölçüsü” anlamına gelir. Aynı şekilde, 13:18’de belirli artikelin (“adam” yerine “bir adam”) kullanılmaması, yalnızca ezoterik bir hesaplama yöntemiyle ayırt edilebilecek özel bir bireyi değil, insanlığın genel fikrini akla getirir. Bu, düşmüş insanlık için ortak bir sayıdır. Bu genel kavram, canavarın dünyasal kökeninin düşmüş insanlık denizinde olduğunu onaylayan 13:1 ile tutarlıdır (ikinci fikir için ayrıca bkz. 17:15). Canavar, Tanrı’dan ayrılmış ve tanrısal benzerliğe ulaşamayan, ama her zaman deneyen, yenilenmemiş insanlığın yüce temsilcisidir. İnsanlık altıncı günde yaratılmıştır, ancak Tanrı’nın kendi dinlenmesinin yedinci gününe girmeden, Adem ve Havva kusurlu ve eksik olacaklardı. Üçlü altı rakamı, canavarın ve takipçilerinin Tanrı’nın insanlığa yönelik yaratıcı amaçlarının gerisinde kaldığını vurgular.

Matematiksel Açıdan

666 ilk otuz altı doğal sayının toplamıdır, bu da onu üçgensel bir sayı yapar:

36 da üçgen olduğu için 666 iki kat üçgen bir sayıdır. Ayrıca, 15 ve 21’in de üçgen olduğu 36 = 15 + 21’in kareleri (152 = 225 ve 212 = 441) 666’ya eklenir ve 216 = 6 × 6 × 6 farka sahiptir.

666’ya görece asal olan tam sayıların sayısı da 216’dır,

ve derece cinsinden ölçülen bir açı için,

burada “phi” altın orandır.

666 aynı zamanda ilk yedi asalın karelerinin toplamıdır), 66 + 666’dan küçük ikiz asalların sayısı ise 666’dır.

Ondalık olarak 1/149’a dayanan bir asal karşılıklı sihirli kare 666’lık bir sihirli sabite sahiptir. İkiz asalların on ikinci çifti (149, 151) olup 151 otuz altıncı asal sayıdır.

666 bir Smith sayısı* ve onluk tabanda Harshad sayısıdır**. Ondalık sayıdaki 27. indeksli benzersiz asal, rakam dizisinin ortasında bir “666” içerir.

666’nın Roma rakamı olan DCLXVI, değeri 1000’den küçük olan tüm sembollerin azalan sırada tam olarak bir kez geçtiği bir formüldür (D = 500, C = 100, L = 50, X = 10, V = 5, I = 1).

* Sayı teorisinde Smith sayısı, belirli bir sayı tabanında, basamaklarının toplamı aynı tabandaki asal çarpanlarına ayrılmasındaki basamakların toplamına eşit olan bileşik bir sayıdır. Karesiz olmayan sayılar söz konusu olduğunda, çarpanlara ayırma üsler olmadan yazılır ve tekrarlanan çarpan gerektiği kadar yazılır.

** Matematikte, belirli bir sayı tabanındaki bir harshad sayısı (veya Niven sayısı), o tabanda yazıldığında rakamlarının toplamına bölünebilen bir tam sayıdır. Harşad sayıları n tabanında n-harşad (veya n-Niven) sayıları olarak da bilinir. Harshad sayıları Hindistanlı bir matematikçi olan D. R. Kaprekar tarafından tanımlanmıştır. “Harşad” kelimesi Sanskritçe harṣa (sevinç) + da (vermek) kelimelerinden gelir ve sevinç veren anlamına gelir. “Niven sayısı” terimi, Ivan M. Niven tarafından 1977 yılında sayı teorisi üzerine düzenlenen bir konferansta sunulan bir bildiriden ortaya çıkmıştır.

Yorum bırakın